Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

Mehmet Ali AYDIN


TOHUMLAR BİTKİYE DÖNMEZSE

TOHUMLAR BİTKİYE DÖNMEZSE



(EN BÜYÜK HAZİNE DOĞRULUKTUR)
Bir zamanlar giderek yaşlanan ve arkasında bir veliaht bırakması gerektiğini anlayan Çinli bir hükümdar varmış. Vezirlerinden veya çocuklarından birini veliaht saçmak yerine, farklı bir şey yapmaya karar vermiş bu hükümdar.
Ülkesindeki bütün gençleri huzuruna çağırıp onlara şöyle seslenmiş;
-Artık tahttan çekilmenin ve yerime yeni bir hükümdar seçmenin vakti geldi. Hükümdar olarak içinizden birini seçeceğim.
Gençler bu sözleri şaşkınlıkla dinlemişler. Hükümdar devam etmiş:
-Bu gün her birinize bir tohum vereceğim. Tek bir tohum. Ama bu çok özel bir tohum. Hepinizin evlerinize dönüp o tohumu ekmenizi, sulamanızı ve yıl sonra tohumdan çıkan bitkiyle geri gelmenizi istiyorum. O zaman bana getireceğiniz bitkiler hakkında hüküm verip benden sonra tahta geçecek hükümdarı seçeceğim.
Saraya çağırılanlar arasında Ling isminde bir genç varmış ve herkes gibi ona da bir tohum verilmiş. Ling, eve dönüp başından geçenleri heyecanla annesine anlatmış. Annesi ona bir saksı ve biraz da toprak vermiş. Ling, tohumu itina ile ekip bir pencere kenarına koymuş. Her gün saksıya su vererek bitkinin tohumun açıp açmadığını kontrol etmiş.
Üç hafta kadar sonra, Ling’in mahallesindeki gençlerden bazıları tohumlarının nasıl açtığını, bitkilerin nasıl büyümeye başladığını anlatmaya başlamış. Ling bu sözleri duyduktan sonar her defasında eve gidip kendi tohumunu kontrol ediyormuş. Gelgelelim, saksının içinde büyüyen hiçbir şey görünmüyormuş. Haftalar birbirini kovalamasına rağmen değişen hiçbir şey olmamış.
Bu arada, Ling’in arkadaşları ballandıra ballandıra saksılarındaki çiçeklerden bahsediyormuş hep. Ling’in ağzını bıçak açmıyormuş. Çünkü hakkında konuşacağı bir çiçeği yokmuş. Elinde toprak dolu bir saksı varmış o kadar. Ve artık başarısız olduğuna inanmaya başlamış.
Aradan altı ay geçmiş. Ling’in saksısında çiçekten eser yokmuş hala. Tohumun çürüdüğüne kanaat getirmiş Ling. Herkesin kocaman çiçekleri, ya da ağaç fidanları olmuştu; ama onun kocaman bir saksısı, o kadar.
Nihayet bir yıl tamamlanmış ve ülkenin gençleri yetiştirdikleri bitkileri karar vermesi için hükümdarın huzuruna getirmişler. Ling, annesine boş bir saksıyı hükümdara götüremeyeceğini söylediyse de annesi saksıyı götürmesini ve dürüst davranmasını öğütlemiş. Ling’in sıkıntıdan karnı bile ağrımış; ama annesinin haklı olduğunu bildiğinden sözünü tutmuş. Böylece, o da boş saksıyı saraya götürmüş.
Hükümdar gençlerin yanına gelip bitkileri incelemiş. Bu sırada, Ling arkalara kaçıp gizlenmeye çalışıyormuş. “Ne kadar da büyük ağaçlar ve çiçekler yetiştirmişsiniz öyle!” demiş hükümdar. “Bugün içinizden birisi yeni hükümdar olarak tayin edilecek.”
Birden, imparator elinde boş saksıyı tutan Ling’i görmüş. Hemen, muhafızlarına onu yanına getirmelerini emretmiş. Ling korkudan titremeye başlamış. “Hükümdar başaramadığımı gördü, herhalde beni öldürtecek!” diye düşünmüş.
İmparator yanına getirilen Ling’in ismini sorduğunda o da cevaplamış. Diğer gençlerin hepsi gülmeye ve kendi aralarında Ling’le alay etmeye başlamışlar. Hükümdar bir el hareketiyle hepsini susturmuş. Ling’i yanına almış sonra da kalabalığa ilan etmiş:
-Yeni imparatorunuzu selamlayın! Adı Ling!
Ling kulaklarına inanamamış. Tohumundan tek bir filiz çıkmamış iken nasıl imparator olabilirdi ki? Hükümdar konuşmasına devam etmiş:
-Bir yıl önce hepinize bir tohum verdim, onu ekip sulamanızı istedim ve bir yıl sonra da bana geri getirmenizi istedim. Ama sizlere verdiğim tohumların hepsi kaynatılmıştı ve dolayısıyla da filiz açmaları mümkün değildi. Ling hariç hepiniz bana çeşit çeşit ağaçlar, bitkiler ve çiçekler getirdiniz. Tohumunuzun büyümediğini görünce, size verdiğim tohumun yerine başka bir tohum ektiniz. İçinizden sadece Ling, kendisine verdiğim tohumun olduğu saksıyı bana getirme cesaret ve dürüstlüğünü gösterebildi. Bu yüzden, yeni imparatorunuz o olacak.
Bu şartlar altında bizim ülkemizde kimsenin bizi yönetmeye hakkı yok galiba. Fakat bizde sahtekâr olunca seçtiklerimizde haliyle bize benziyorlar. Başka söze gerek yok.