Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Muzaffer GÜNAY


SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI


STK’ların toplumun bir çeşit sözcüsüdür diyebiliriz.

Kendi amaçları doğrultusunda çalışan  STK’lar, toplumun gelişmesine katkı verirler, sorunları dillendirerek ortak çözümler üretirler.  Kanunlar çerçevesinde kültürel, ekonomik, sosyal  vs. alanlarla ilgili projeler üretirler. Gerektiğinde aralarında iş birliği yaparlar.

Ülkemizde de binlerce STK var. 

Fakat çoğunun işlevsel daha doğrusu yeteri kadar işlevsel olduğunu ifade etmek , ne yazık ki pek mümkün görünmüyor.

Bu durumun temel  nedenlerinden biri  her halde gönüllü hizmet bilincinin epey eksik olmasıdır . Bir başkan ve birkaç kişilik yönetim kurulu bütün yükü götürmek için gayret eder, lakin günün sonunda başarı namına pek bir verim görülmez.

Üyeler, kendilerini  sorumlu hissetmezler pek. Dahası  oldukça az olan aidatlarını bile ya hiç ödemezler, ya da geciktirirler. 

Ben kendimi bildim bileli STK’larla iç içindeyim. Bir kaçını sıfırdan kurduğum gibi bir kaçında da yönetim kurulunda bulundum. Halen on civarında  STK’nın içindeyim. 

STK’ların Batı standartlarına bir türlü sahip olmadığı bir başka husustur. Hatta çoğu, birer tabela kuruluşudur. Dahası bir kısmı, amacının dışında işler yapmaktadır. 

Oysa, gereken gayret gösterilse, STK’lar çok önemli ve kalıcı hizmetler üretebilirler. Tecrübem bana bunu öğretti.  İşin diğer tarafında parasal  imkan sıkıntısı kendini göstermektedir. Kaynaklar kıt olunca iş ve hizmet  yapabilme  imkanları  kısıtlı olmaktadır. Öte yandan titri ve kariyeri hayli yüksek olanların gönüllü kuruluşlara karşı hayretlik bir ilgisizlik içinde olmaları da ayrı bir dezavantaj olarak ifade edilebilir.

STK’lar arasında sürdürülebilir bir iş birliği yok denecek kadardır. Oysa, birlikten güç, güçten semere doğar.

Demokratik bilincin yüksek olduğu ülkelerde sivil  hizmet bilincinin yüksek olması tesadüf değildir. Bu tip ülke insanı,kendisini   vazifeli sayar ve dur-durak bilmeden çalışır.  Bir başka ifadeyle şöyle de söylemek mümkün:

Herkes , toplumdan , toplumun gidişatından kendini  sorumlu kabul eder  ve fırsat bulduğu zaman gönüllü hizmet yapmayı  tabir yerindeyse mecburi  vazife sayar. Gelişmiş ülkelerde düzen ve sükunetin devam edip gitmesinde  STK’ların rolü oldukça  etkilidir.