Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Tevrat İŞLEYEN


SES VAR GÖRÜNTÜ YOK!


“Yiğidi öldür ama hakkını yeme” atasözünü duymayanımız yok. Böylesi anlamlı sözleri unutmak mümkün mü? Elbette değil. Burada sözü devleti yönetenlere getirmek istiyorum.  Aralıksız 18 yıldır bu ülkeyi yöneten siyasi iktidar, gerek ülke bazında ve gerekse   Ordu ölçeğinde çok sayıda hizmete imza atarak, halkın gönlünde taht kurmasını başardı. Bazı hizmet alanlarında gecikmeler olsa da şimdilik her şey yolunda. Bu vesileyle söz  konusu  hizmetlerde emeği olan, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm siyasetçi ve bürokratlara  teşekkür ediyorum.

Hani  “Her güzelin bir kusuru vardır.” sözü var ya! İşte o hesap. Ordu’ya; anlı şanlı bir futbol takımı olmamasına rağmen trilyonlar harcanıp stat yapıldı ama, bağrında neredeyse üç yüz bin nüfusu barındıran Altınordu ilçesine ( Ordu’ya) ne bir tıp fakültesi ne de şehir hastanesi yapılabildi!

Tüm büyük şehirlerde devasa hastaneler, tıp fakülteleri ve lüks devlet hastanesi binaları varken Altınordu’da neden yok bilinmez. Ordu demiyorum çünkü,  Ünye ve Fatsa ilçelerindeki hastane binaları  malum. Onlar harika eserler. Ah! Keşke sesimizi bir duyan olsa ve ölmeden Ordu’da bir tıp fakültesi binası görebilsek! Lakin biraz zor gibi. Çünkü herkes, her yetkili konuşuyor  ama ortada ne ses var ne görüntü.

Şehir hastanesi yapılacağı iddia edilen arazide şimdi koyunlar otluyor ve zamam zaman da çocuklar oynuyor. Bırakın oynasınlar. Biz hastane özlemimizi gideremedik bari onlar çocukluklarını yaşasınlar.

Sizce de garip değil mi? Ordu’da yüzlerce cami var ama ibadet edecek nesil yok! Cemaat yok ama hamdolsun ilahiyat fakültemiz var. Yinede Rabbim yokluğunu göstermesin. Binlerce hektar fındık bahçemiz var lakin, bu bahçelerde gerçek manada araştırma yapacak teknik eleman görmek mümkün değil. Stadımız var ama,  yeşil çimlerde top koşturacak genç sporcumuz yok. Olimpiyat yüzme havuzumuz var gel gör ki bu havuzda yüzecek kimsecikler yok. Kaldı ki bu şehirde yüz binler yaşıyor ama Altınordu’da  hastalara hizmet verecek kaliteli bir hastanemiz yok. Evet! İşte gariplik ve terslik burada. Hatalıysam özür dilerim ama acı da olsa gerçek bu!

Aslında devletin bu hizmetleri yapacak gücü var. Az önce sıraladığım hizmetler hayata geçmişse, bu şehre hastanede yapılır, postanede.  Burada ötelenen ve gözden kaçan husus bu şehrin önceliklerinin  iyi analiz edilmemesidir.

Şimdi buradan, bu köşeden Ordu’yu yönetenlere sesleniyorum. Ne olur laf kalabalığını bırakın ve bu güzide şehre önce tıp fakültesi hastanesini, sonrada şehir hastanesini yapın ve  yaptırın. 

Bu anlamda her şeyi devletten beklemenin  bir anlamda bencillik olacağı kanaatindeyim. Olaylara “Armut piş ağzıma düş” mantığı ile yaklaşmakta doğru değildir. Öyleyse bu şehrin önde gelen yatırımcıları da elini taşın altına koymalı, arazi ve yap- işlet- devret mantığıyla devletle işbirliğine gitmelidir.

Mesela biz fındık konusunda hep yabancı menşeili Ferrero’dan yakınıyoruz ya! Hani haksızda değiliz. Çünkü bizim para babalarımız  fındık konusunda  topa girmeyip topu ortada bıraktılar ve Ferrero’da gelip malum firmayı satın  alarak milli ürünümüzün patronu oldu. E…elini taşın altına koyup risk almazsan, birileri gelir ve hazıra konar. Ondan sonrada yok şöyle, yok böyle. Hayır kardeşim! Bu anlamda aslolan boş konuşmak değil, icraattır. Ordulu ve Karadenizli fındık esnafı o şirketi alıp milli ürünümüzün patronu olamaz mıydı? Olurlardı da! Olamadılar ve olamazlar. Siz hiç Ordu’da çok ortaklı bir yapı gördünüz mü? 

Özetle ifade etmek gerekirse, sağlık konusunda  duyarsız davranıp sorunun üzerine bir sorun daha eklemeyelim. Yarayı müzminleştirmeyelim ki, ileride tedavisi kolay olsun. Yoksa fakültemizde bin bir zahmetle yetiştirdiğimiz bilim insanlarının birer birer ilimizi terk etmesine seyirci kalır ve soluğu komşu şehirlerde alırız. Buda bu şehri yönetenlerin ayıbı olur.