Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

Kadem AKTAŞ


ŞEREFLERİN EN BÜYÜĞÜ! YÜCE MERTEBE!

ŞEREFLERİN EN BÜYÜĞÜ! YÜCE MERTEBE!


 

Şehit, Allah rızası için; din, vatan, millet uğruna canını veren Müslüman kişiye denir. Şehitlik, İslam dininde peygamberlikten sonra gelen en yüce mertebedir. Bizim milletimizde bu mertebeye ulaşmak, vatanı ve milleti için canını vermek şereflerin en büyüğüdür.

Atalarımız bu toprakları Müslüman toprağı yapmak, buradaki insanlara İslam dinini anlatmak için yüzyıllarca uğraştılar. Pek çok kanlı savaşa, pek çok kahramanlığa sahne oldu bu topraklar. Yapılan savaşlarda birçok kişi şehitlik mertebesine erişti. Ve bu topraklar da İslam dini ile şereflendi. Birçok yere, o zamanki medeniyeti temsil eden cami, köprü, medrese gibi eserler yaparak adeta bu toprakların gerçek sahibi olduğumuzu gösterdiler.

Daha sonra binlerce yıldır bizim olan, kanımızla suladığımız, yaptığımız eserlerle adeta tapuladığımız bu topraklara göz dikenler oldu. Anadolu, parçalanan Osmanlı Devleti'nin elinde kalan son değerli toprağı da elimizden alarak, adeta yüzyılların intikamını almak istediler. Dört bir yandan, dönemin en ölümcül savaş makineleriyle üzerimize saldırdılar. Yıllarca savaşarak yorgun düşen bu millet, ilk başlarda kaybeder gibi göründü. Ama sonra iman gücüyle, cesur askerleriyle, bağrından çıkan Mustafa Kemal gibi dehalarıyla kötü gidişi önlediler. Göğüslerini siper ederek bu cennet vatanı korumasını bildiler.

İslam dininde Peygamberlikten sonra gelen en yüce makam olan Şehitlik; din, vatan ve millet uğruna canını feda ediyor. 

Aziz milletimiz tarih boyunca bu uğurda şehadet şerbeti içerek sayısız kahramanlık destanına imza atmış, hür ve bağımsız yaşama kararlılığını tarih boyunca en zor şartlarda dahi ortaya koymuş, vatanseverliğiyle gurur duyduğumuz zaferlere imza atmıştır. Kurtuluş Savaşında kahraman askerlerimizin kendisinden sayı ile teçhizat bakımından kat ve kat güçlü düşmana karşı verdiği onurlu mücadeleye tarih şahittir.

Yurdumuzu kanları, canları pahasına koruyan; onurumuzu, bağımsızlığımızı tehdit eden, birlik ve bütünlüğümüze kasteden her türlü kalkışmaya karşı çıkıp bu uğurda canını feda eden tüm Şehitlerimize minnet borcumuz ömür boyu ödenmez.

Bu vatan için canlarını ortaya koyup Hakk'a yürüyen, vatan topraklarını savunarak bizlere şanlı bayrağımız altında özgürce yaşama şerefini veren; sayısız destan yazan kahraman şehitlerimizi Şehitler Haftasında bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Tarih boyunca milletimiz, bağımsızlığı ve inandığı değerler için vatanı uğruna her türlü fedakarlıklar yapmaktan, canını vermekten çekinmemiştir. “Ölürsek şehit, kalırsak gazi oluruz.” inancıyla hareket eden milletimiz, 93 Harbi’nde, Çanakkale’de, Sakarya’da ve daha nice yerlerde istiklalimizi ve istikbalimizi tehdit eden her türlü saldırıya karşı vatanını savunmuştur. Bu vatan için canlarını seve seve veren şehitlerimiz, emsalsiz özverileriyle, milletimizin değerlerinin ne kadar sağlam ve güçlü olduğunu tarih boyunca ispatlamışlardır. 

Bugün bizlere düşen görev, şehitlerimizin kanlarıyla sulanan ve emanet edilen bu kutsal vatan topraklarını korumak ve bayrağımızın dalgalanması için birlik, beraberlik ve bütünlük içinde verilen mücadeleyi millet olarak idrak etmek, gelecek nesillere bu bilinci aktarmak ve bu kutsal toprakları bizden sonraki nesillere daha güvenli bir şekilde devretmektir.

14-20 Nisan Şehitler Haftasında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; geçmişteki mücadeleleriyle bölücü ve yıkıcı mihraklara göz açtırmayan Kahraman Vatan Evlatlarını, hain darbe girişimine ve her türlü terör belasına karşı gövdesini siper ederek milli ve manevi değerleri uğruna toprağın bağrına düşen bütün Şehitlerimizi saygı, rahmetle ve minnetle anıyoruz…

Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle… Hoşçakalın…