Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


PADİŞAH DARA VE AT ÇOBANI

PADİŞAH DARA VE AT ÇOBANI


 

İran hükümdarı Dara bir gün, avda iken askerlerinden uzaklaşmış ve kaybolmuştu. Bir sürüye bakmakta olan çobanın onu görüp koşa koşa yanına gelmekte olduğunu görünce büyük hükümdar kendi kendine şöyle demiş: "Bu, bir düşman olsa gerek. Herhalde kötülük yapmaya geliyor. İyisi mi o yaklaşmadan; uzaktan bir ok atıp onu vurayım."
Dara, yayını kurup nişan almış ve oku atmak istemiş. Tam bu sırada çoban:
-Ey İran Şahı! Ben düşman değilim; b
eni öldürmeye kalkma.
Ben senin at sürülerine bakan adamım. Vazifem icabı burada bulunuyorum.
Dara rahatlayarak ve gülerek ona demiş ki:
-Hey kafasız adam! Sana mübarek bir melek yardım etti. Yoksa yayı kurmuş ve oku atmak üzereydim. Az kalsın seni öldürecektim.
Çoban gülerek demiş ki:
-Özür dilerim. benim şu dostça öğüdümü dinleyiniz. Hükümdarın dostu ile düşmanını birbirinden ayırt edememesi iyi bir şey değildir. Büyükler öyle yaşamalıdırlar ki her küçüğün kim olduğunu bilmelidirler. Siz beni çok defa sarayda gördünüz, otları, otlakları sormuştunuz. Şimdi de hürmet ve sevgimi arz için koşa koşa size doğru geliyordum. Nasıl oldu da fark etmediniz? Ey şanlı hükümdar! Ben binlerce atın içinde istenilen beygiri bulmaya muktedir bir çoban kulunuzum. Benim çobanlığım nasıl akıl ve fikirleyse siz de sürünüzü, adamlarınızı ve halkınızı koruyun; onlara benim baktığım gibi bakın.
Bu öğütler Dara'nın çok hoşuna gitmiş ve hemen orada çobanı ödüllendirmiş. Yaşanılan durumdan dolayı utanıp, içinden "insan bu öğütleri kulaklarına değil, kalbine yazmalı. Bir ülkede padişah çoban kadar düşünemez ve iyi ile kötüyü; dostla düşmanı ayıramazsa o saltanat ve memlekete zarar gelir" diye geçirmiş.

Nedense bu hikayeyi yazarken aklıma bizi yöneten ve yönetmeye talip olan adamlara bakıyorum:
Her olaydan sonra, yada yanlışlarından sonra, kandırıldım, aldanmışım, onun hakkında yanılmışım deyip geçiştiriyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımıza çok yakınlarından madik atan atana. Cumhurbaşkanım sen o adamlarını zamanında tanıyacaktın. Onlara ona göre muamele yapacaktın.
Parti teşkilatlarına bir bak, çoğu altını oymakla ve parti sayesinde cukkalarını doldurmakla meşgul. Kimisi de makam ve mevkisinden olunca "konuşurum ha!" tehdidini savurmaktadır.
17 senelik zaman zarfında hep yanlış tercih ettiğin adamların yüzünden parti kötüye gidiyor.
Şimdi de "Hz. Ömerleri arıyorum" diyorsun da, bu saatten sonra ancak "Turist Ömerleri" bulursun gibi geliyor .
Hz. Ömerler partinin kapısından geçirilmiyor. Haberin olsun, benden hatırlatması. Çok acı mı söyledim?
Galiba dostça söylediğimden olsa gerek.