Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seçkin DOĞAN


OLMAZ OLSUN!


İçi başka görüntüde dışı başka görüntüde, kapının arkasında başka, kapının  önünde başka, masa başında  başka, perde arkasında  daha başka bir biçimde olan ABD ile  artık yüzleşme zamanı  gelmiştir.

Uzun yıllardan beri her iki ülke de birbirine karşı dost rolü oynuyor yada birbirlerine karşı şirin görünmek zorunda kalıyordu. ABD ve Türkiye'nin dost ya da düşman, müttefik ya da karşıt, ittifak halinde ya da itilaf halinde oldukları hususunda sayısız  tereddütleri vardı.

Artık yıllardır gündemden düşmeyen Suriye sorunu bütün tereddütleri ortadan kaldırmıştır. ABD sinsice izlediği iki yüzlü ve riyakar politik duruş taktiğinin sonuna gelmiştir. Suriye olayları, eller üzerinde yürüyen Türkiye- ABD ilişkilerinin artık ayaklar üzerine oturtulmasını sağlamıştır.

Heyhat! Böyle dost düşman başına! Türkiye'nin dostu olduğunu söyleyen ABD'nin, Türkiye'deki bütün darbelerde parmağı vardır. Kıbrıs'ta Türkler katledilir, elini kıpırdatmaz ama Türkiye harekete geçme kararı alınca Türkiye'yi durdurmak için terbiye yoksunu tehditkar bir üslupla mektuplar yazmaya başlarlar.

Nihayet yüzde yüz haklı olduğumuz Kıbrıs harekatı sonrasında Türkiye'ye ambargo koyulur ve Türkiye'ye afyon ekemezsin tehdidi yapılır. Buda yetmez NATO'da Türkiye'nin müttefiki görünen ABD, Rus savaş uçağının düşürülmesi hadisesinde Türkiye'yi Rusya karşısında yapayalnız bırakır.

Dahası var elbette! Sözde dostumuz ve müttefikimiz olan bu ülke Türkiye'ye parasıyla vermediği silahları Türkiye'nin düşmanlarına bedava verir ve Türkiye'nin sınırlarında Türkiye düşmanı olan terör örgütlerini silaha boğar.

Böyle bir dostu Allah düşman başına dahi vermesin!. Hatırlar mısınız, Türkiye Afrin Harekâtı'na başlayınca ABD sözüm ona "IŞİD 'e karşı olan dikkatlerinin dağıldığından" şikâyet eder ve TSK'nın Afrin'e girmesi üzerine de "sivillere yönelik harekattan ve yağmadan" söz etti.

Bununla da yetinmeyen ABD, el bebek, gül bebek beslediği  PYD'nin ilan ettiği kantonlarda etnik temizlik, imha ve tutuklamalarından yüz binler değil, milyonlar Türkiye'ye kaçarken ne dikkati dağılıyordu ne de sivillere yönelik yapılan yağmadan söz ediyordu!

 Türkiye'ye dört milyon mülteci gökten düşmedi elbet!  ABD resmen Türkiye ve İran'a "sizi bölmek için gereken bütün şartları oluşturuyoruz, siz bunu sessizce sineye çekin" demek istedi.

ABD'nin Türkiye'ye karşı oluşturduğu tavır nedensiz değildir. Büyük bir stratejinin küçük bir parçasıdır.  Sovyet Rusya sonrası ABD düşman olarak komünizmin yerine İslamiyet’i koymuştur. ABD, küresel sistemin "ozon tabakası deliği" olarak nitelendirdiği İslam coğrafyasını küresel sisteme entegre etmek üzere  Ilımlı İslam stratejisini ortaya atmıştır.

Bu Siyonist ve Emperyalist  ABD zihniyetine göre, bölgedeki ve dünyadaki terörün nedeni İslam dinidir.Yine bu şartlanmış ve Evanjelist düşünceye göre  İslam dini yapısal olarak teröre uygun (!) bir dinmiş. Güya bu sapıklar, Yüce İslam dinini  teröre uygun bir din olmaktan çıkarıp,  demokrasiye uygun bir din haline getirmek için Ilımlı İslam’ı destekleyeceklermiş v.s.

Bir zamanlar Türkiye’deki sahte hocalar tarafından yürütülmek istenen bu görev şimdilerde ABD tarafından Suudi Arabistan'a verilmiştir. Su uyur ama düşman asla uyumaz. Görünen o ki ABD düşmanı uyumayacak ve gelişmekte olan ülkemizin önünü kesmek için elinden geleni yapacaktır. Öyleyse düşmanı iyi bellemeli ve ona göre tedbir almalıyız.

ABD’yi dost zannedenler şunu çok iyi bilmelidir ki, ayıdan post, ABD’den dost olmaz.