Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet Ali AYDIN


MUSLAR KAYA EVLERİ

MUSLAR KAYA EVLERİ


 

Arada bir de olsa gündemden uzaklaşmak ve farklı konulara değinmek insana farklı bir ortam sağlıyor diye düşünürüm. Çoğu zaman mutat işler insanı yorar, bezginlik meydana getirir. Bu gibi durumlarda farklı şeylerle meşgul olmak hafızayı tazeler. 

Çoğu zaman gündeme getirmiş, yazılarımda da dile belirtmiştim. Ama bilgileri tazelemek adına yeniden hatırlayalım. Uzun yıllar süren meslek hayatımın ilk altı yılı belki de en güzel yılları Bolu’nun küçük bir ilçesi olan Seben’de dolayısıyla Seben Lisesinde geçti. İlk acemilik eğitimimizi orada tamamladık. İlk görev teri ve aşkı yanında gençliğin verdiği enerji ile heyecanlı ve bir o kadar da anılarla dolu yıllar oldu.

Orada çalıştığım zaman diliminde biraz da “meraklı Melahat olmam nedeniyle çevrede ne var ne yok yakından tanımak için çaba harcamıştım. Coğrafi, tarihi ve tabii değerleri yerinde görmek için zaman zaman ziyaretlerim olmuştu. Dolayısıyla hatırladığım kadarı ile 30 köyü vardı ve ben bunların çoğunu gezmiştim. Derelerinde balık tutmuş, bahçelerinde çeşitli lezzetlerde meyvelerini de tatmıştım. Bu nedenle Seben’in bende hep ayrı bir yeri olmuştu. Zaman zaman da ziyaret etmişliğimiz oldu.

Günümüzün olmazsa olmazı olan sosyal medyada gezinirken M.Ö. 1200 yılına gidiyoruz diye bir link görünce tıkladım ve karşıma yukarıda başlıkta da belirttiğin gibi ilk çalıştığım Seben’den Muslar Kaya Evleri çıktı. Dört, beş motorlu genç Bolu’dan yola çıkarak 54 kilometrelik Bolu-Seben yolunu aşıyor. Sonrada kaya evlerinin yolunu tutuyorlar. Yaklaşık beş-altı kilometrelik bozuk yolu motorları ile aşıyorlar. Çok bakımlı olmamasına rağmen kaya evlerinin yakınına kadar yapılan yoldan gidiyor sonra da bir kilometrelik yürüyüşten sonra tarihi mekâna ulaşıyorlar.

Bütün bunları da kameralar ve dronlar yardımı işle kayda alarak adeta görsel bir şölen sunuyorlar. Bir konuya da dikkat çekmeden edemiyorlar. Burası başka bir şehirde ya da başka bir ülkede olsa çok daha bakımlı, ulaşımı kolay ve insanlara çeşitli hizmetler sunan sektörleriyle insanların ilgi odağı olabilirdi diyorlar. Hatta buranın canlanması adına işletmesinin özelleştirilebileceğini ve insanlara değişik bir mekân sunulabileceğini söylüyorlar. Son derece güzel tespitler yapıyorlar. İsteyen daha fazla bilgi için sayfamda ki linki tıklayabilir.

Haksız da sayılmazlar. Gerçekten buraya gereken önem verilse ve ulaşım imkanları elverişli hale getirilse çok ilginç bir tarihi ören yeri olabilir. Ama ne yazık ki bizim böyle bir derdimiz yok. Belki bilenlerimiz var ama ben yeri gelmişken tekrardan hatırlatmak isterim. Eskişehir, uşak ve Afyonkarahisar illeri sınırları içinde yer alan meşhur “Firik Vadisinin” belki de devamı buradaki kaya evleri olabilir neden olmasın ki. Teyit edilmemiş olsa da burası da Firiklerden kalma bir yer olarak değerlendiriliyor.

Ben de Seben’de iken bu evlerin varlığından haberdar olmuş ve bir an önce ziyaret etmeyi düşünmüştüm. Hafızam beni yanıltmıyorsa 1979 veya 1980 yılı başlarında Öğretmen arkadaşım İsmail Orhan ki onunla yıllarca aynı evi paylaşmıştık. O Yıllar Üniversite öğrencisi olan ve sonrasında ilkokul öğretmeni ve akabinde ilköğretim müfettişi olan Muhittin Özçelik. Yine Halk Bankasında memur olan Mehmet Tepeli oğlu ve henüz Lise öğrencisi olan Mehmet Sevgi ile birlikte bir bahar günü yola koyulduk ve Muslar Kaya Evlerini yerinde görmeye gittik. 

Çeltiklere köyü yolunu takip ederek Alpagut Köyünü geçtik sonra yol ayrımında sol taraftan Muslar Köyü yoluna saptık. Bir müddet sonra bu yoldan da ayrılarak Kaya evlerine doğru tırmanmaya başladık. Geçmiş zaman yolun ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum ama birkaç saat yürüdükten sonra hedefimize ulaştık.

Gerçekten doğal yapı itibarı ile tarihi özelliklerinin yanında ay yüzeyi gibi enteresan bir tabiat ile karşı karşıya kaldık. Volkanik bir arazi üzerinde tepelerde yer alan yüzlerce oyulmuş mekânın yer aldığı bir oluşum var. İrili ufaklı kaya evleri, ortak sosyal mekanlar, sarnıç ve çok geniş bir salon var. Burası bir sığınak olabileceği gibi toplantı alanı da olabilir. 

Tepenin kuzey tarafında harabe halinde de olsa sur kalıntıları var. Ayrıca arazinin yapısı nedeniyle peri bacaları da göze çarpıyor. Bazı mekanlar birbirine bağlı odalardan meydana geliyor. Çoğu odanın tabanında küçük küçük kuyular yer alıyor. Belki de su deposu olarak kullanılabileceği gibi, o dönemde mezar olarak da kullanılmış olabilir. Ne yazık ki aradan yıllar geçmesine rağmen o zamandan bu zaman kadar bura ile ilgili herhangi bir araştırma, inceleme ve çalışma yapılmaması gerçekten üzücü bir durum. Seben ve Bolu adına bir talihsizlik. 

Aynı şeyler Ordu için de söz konusu ilgi ve alaka bekleyen ve keşfedilmek için sıraya girmiş bir sürü tarihi, coğrafi ve doğal güzelliklerimiz var ama günlük beyhude işler yüzünden onlara ayıracak zaman bulamıyoruz. İnşallah bu işlere bakan bürokratik kadrolarda bu işe gönül vermiş insanlar görürüz de onlarda bu işe el atarlar.

Sizleri o yıllarda çektiğimiz siyah-beyaz görsellerle baş başa bırakıyorum