Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Murat HEKİM


MUMLA ARADIĞIMIZ DEĞERLER


Gök kubbe bulutla kaplı olsa da her batan güneş, koparılan her bir takvim yaprağı yok oluşun değil, yepyeni  bir yaşamın habercisidir. Malum, birey olarak bu dünyada kalıcı değiliz. Lakin her sabah yeniden doğan güneşle, yepyeni bir yaşama doğru adım adım gittiğimizin farkında olmadan, fani dünyada ebedi kalacakmışız ve hiç hesap vermeyecekmişiz gibi bir yaşam sürdürüyoruz çoğu zaman.

Bu kısacık yaşam sürecinde bizi biz yapan, insanı insan kılan pek çok değeri de ne yazık ki yerle yeksan ediyoruz. İşte, insanı insan yapan ve bugün neredeyse mumla aradığımız değerlerimizden bazıları da  şefkat ve merhamet  duygularıdır.

Bu anlamda acımak, esirgemek, korumak, bağışlamak, sevgi ve şefkat göstermek gibi duyguları içeren merhamet hissiyatı, bizi bir yetimin başını okşamaya, susuz kalmış bir köpeğe su vermeye, kışın vahşi hayvanlar ölmesin diye doğaya yiyecek bırakmaya sevk eden içimizdeki  yüce duygulardır. 

Öte yandan merhamet; milletleri ve devletleri ayağa kaldırıp şahlandıracak bir haslettir. Merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle “Merhamet; hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir… Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudret”tir. 

Yüce Rabbimizin yardımının sağanak sağanak yağmasına, semada bulunanlarının yeryüzündekilere rahmetle muamelede bulunmasına vesile olan bir güçtür merhamet. Hiç kuşkusuz İslam medeniyeti bu güç üzerine kurulmuş bir merhamet medeniyetidir.

Ne var ki günümüz dünyasında insanlık, pek çok değerini yitirdiği gibi, merhamet duygusunu da göz ardı etmiş durumdadır. Zira her geçen gün gerek haber bültenlerinde, gerekse sosyal medyada yürek sızlatan çok sayıda haberle karşı karşıya kalıyoruz. 

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, adeta bir maratoncu misali, merhametsizlikte yarışırcasına yaşlı bir dedeyi, nineyi, babayı, anneyi tekme tokat döven, küçücük bir bebeğe akla hayale gelmedik işkenceler yapan, sokak hayvanlarını katledip sokaklara atıp giden kişiler ve daha neler neler! 

Maalesef diyorum, ama maalesef insanlıktan nasibini almamış bu kişiler,  nasıl bir insan türüne mensup ki, insan kalmada muktedir olamamışlar. Af buyurun annesiz bir kedi yavrusunu emziren köpekte, yavrularını savunurken aslan kesilen tavukta bile merhamet duygusu varken bu insanlık dışı hareketler niye?

Bu anlamsız davranış olsa olsa, öylesi kişilerin Allah ile olan  bağını koparmalarından olsa gerek. İnsanlıktan nasibini alamamış böylesi kişiler, âdem (adam) olmak yerine, adem (hiç, yok) olmayı tercih etmişler ve hem insanlara, hem hayvanlara, hem de çevreye zarar verecek pek çok çirkefliğin altına imza atmışlardır.

Özetle söylemek gerekirse, eşrefi mahlukat olan insan, Allah’ın halifesi olmakla müşerref ve  yeryüzünü imarla mükellef bir varlıktır. İnsanın bu halifelik, imar ve inşa  vazifesini mükemmel bir şekilde yerine getirebilmesi için imanla birlikte merhameti de kendisine şiar edinmesi gerekmektedir. 

Aksi takdirde merhametten yoksun insan, bir canavara dönüşecek; adalet yerine zulmü, ıslah yerine fesat çıkarmayı ikame edecek ve böylece hem kendisini hem de yeryüzünü felakete sürükleyecektir. Kalbine imanı nakşetmiş, Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatlarına canı gönülden inanmış bir mümin ise merhametli olmanın ne anlama geldiğini bilir ve hayatının her safhasında, başta insanlar olmak üzere bütün canlılarla olan münasebetinde merhametli davranmayı en temel düstur kabul eder.