Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Kemal MENCELOĞLU


KURBANLAR ALLAH(cc) İÇİNDİR


Gölgesinde otur amma,

Yaprak senden incinmesin,

Temizlen de gir mezara,

Toprak senden incinmesin. 


Burdayım de ararlarsa,

Doğru söyle sorarlarsa,

Tabutuna sararlarsa,

Bayrak senden incinmesin. 


Yollar uzun, yollar ince,

Yol kısalır aşk gelince,

Yat kurban ol İsmailce,

Bıçak senden incinmesin. 


Mekanın cennet olsun Abdurrahim KARAKOÇ ne güzel ifade etmişsin. Rabbimin rahmeti, Efendimin şefaati hep seninle beraber olsun. Sen bize diğer değerli kardeşlerin gibi adını ebedileştirecek ölmez şaheserler bırakarak göç ettin bu dünyadan. Sana müteşekkiriz. 

Bugün hem yaprağı, hem toprağı ve hem de bayrağı incitmemek için her türlü gayreti gösterenlere selam olsun. Vatanına, milletine ve bütün mukaddes değerleri uğruna mallarını, canlarını adayanlara binlerce kez selam olsun. 

 Yüce Dinimiz İslam, insanı ilgilendiren her türlü konuda çözüm yollarını göstermiş, dert dediği her şeye çareleri tek tek sıralamıştır. Çünkü İslam insan için, insan da Allah içindir. O yarattığı kulunu başıboş bırakmamış, ona sahip çıkmış, çıkış yollarını göstermiştir. Allah ile insan arasındaki en kuvvetli bağ İslamiyet sayesinde kurulmakta; insana en güzel numune de Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) olmaktadır. O inanışı, yaşayışı, hal ve hareketleriyle Yüce Rabbimizin yarattığı, kulları için seçtiği gelmiş geçmiş en güzel model, sarılıp sahip çıkılması gereken emsalsiz bir numunedir. O her şeyin başı, kainatın efendisidir. Salat ve selam ona olsun.

İnancımız, imana ilave olarak kullarından ibadet istemekte, zirve noktada ahlâkı öğütlemektedir. İbadetlerde asalet esas olmakla birlikte bazılarında vekalet de geçerlidir. Şartları tutarsa hacca bedel göndermek ve kurban kesmek gibi. Kitabımızda kurbanla ilgili çok sayıda ayet, Efendimizin hayatında da uygulama örnekleri vardır. Kuran’ın en kısa süresi olan üç ayetten oluşan Kevser süresinin ikinci ayetinde;”Şimdi sen Rabnine kulluk et ve kurban kes” buyrulmaktadır. Sevgili Peygamberimiz de; “İmkan bulup da kurban kesmeyen bizim namazgahımıza yaklaşmasın” ifadesiyle ve bizzat kesmiş olduğu kurbanlarla ümmetine örnek olmuştur.

      

VEKALETEN KURBAN

 Bazı ibadetler asaleten olduğu halde, bazıları da vardır ki vekaleten de olur. Hac ibadetinde şartlar tekemmül ederse vekalet, bedel olduğu gibi; kurbanda da daha yoğun bir şekilde vekaletle kurban kesimi gerçekleşmektedir. Halbuki  namazda, oruçta vekalet söz konusu değildir. Kurban Bayramı yaklaştığı zaman neredeyse asaleten kesenler kadar vekaleten de bu ibadeti muhtaç insanlara gönderme hadisesi milletimizin baş vurduğu bir yoldur. Amaç en yakından başlayarak en uzaklarda bulunan müslümanın kursağına bir lokma ulaştırma gayretidir.

Bu hususta çok sayıda kurum ve kuruluş durumdan vazife çıkarmakta, kendisine görev addetmektedir. Biz kimsenin niyetini sorgulama hakkına sahip değiliz, ancak şu da bir gerçek ki müslüman Allah için yaptığı ibadetini iyice araştırmalı, fırsatçı ve istismarcılara fırsat vermemelidir. Bu ülkede peygambere kurban kesiyoruz diye sabi çocukların harçlıklarını bile istismar edenler çıkmıştır. Halbuki Peygamber kimden kurban istemiş?! Öyle şey olur mu? Bazıları da kurban yerine para pul vererek kan akıtmaya gerek olmadığını söyleme gafletine düşmektedirler. Hepimiz dikkatli olmak zorundayız. Asaleten veya vekaleten hiç farketmez kurbanlar Allah içindir. Yeterki yerine ulaşsın, etten oluşan lokmalar muhtaçların midesine bulaşsın.

      Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı kurbanları yüzlerce ülkeye Diyanet Vakfı aracılığıyla, bizzat kendi personelleriyle ulaştırmaktadır. Kimsenin bu konuda şek ve şüphe duymaması gerekir. Hakkaniyet anlayışı, manevi mesuliyet duygusu ve devlet ciddiyetiyle olayı en ince ayrıntılarına kadar takip etmektedir. Cemiyet ve cemaat adı altında yapılan bir kısım işlerin pis kokuları daha sonra çok mideleri bulundurmaktadır. İbadetlerimizden sorumluyuz, güven duymadığımız yere ne elimiz, ne de ayağımız gitmemeli, keselerimiz hizmet etmemelidir.  Mealesef toplumda kendisini dini bir cemaat saydığı halde camiye gidişlerden, cemaata katılmaktan bile rahatsızlık duyan, saf ve temiz beyinleri iğfal eden çok şer odakları vardır. Böylesi oluşumlar hayra alamet değildir.

       Kurban ibadeti Hz. Ademle başlamış, Hz. İbrahim ve İsmail’le sembolleşmiş, Efendimizle en mükemmel şeklini almıştır. Saffet süresinde İsmail’in hakka teslimiyeti, İbrahimin ubudiyeti en güzel şekilde anlatılmaktadır.

“ Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın, dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrâhim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Bu gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık. İbrahim’e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandır.” (Saffat ,102-111)

    Elbette Yüce Kitabımızda Kurban olayı değişik sürelerde, farklı boyutları nazara verilerek bahsedilen çok ayatler vardır. Biz sadece çok önemli gördüğümüz bir bölümünü buraya aldık. 

       

KURBANLAR HİDAYET VESİLESİ

  Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı müştereken yaptığı çalışmalar sonunda dünyanın dört bir köşesine ulaşmakta, aç olan midelere lokma, açık bedenlere hırka, boş olan gönüllere iman vesilesi olmaktadır. 

      Çok sayıda örnek vermek mümkün fakat ben sadece bir tanesini size takdim etmek isterim. Senagel bir Afrika ülkesi. Bahsi geçen kuruluşlar vekaletle kurban kesimi yapmak için bu ülkede bulunuyorlar. Kesim ve dağıtım işlemlerini yaptıktan sonra, komşu bir hristiyan köyünde de çok sayıda fakir insanların olduğunu öğrenirler. 

     Altı yüz kişilik bir köyün ileri gelen kişisine fakirlerin adedini sorarlar. O kişi de çok sayıda fakirlerin olduğunu, inancınıza ve ibadetlerinize zarar vermezse teklifinizi kabul ederiz der. O fakirlere de kurban etleri taksim edilir. Aradan bir yıl geçmeden altı yüz kişilik köy halkı müslüman olur ve çocukları başkent Dakar’da kurslarımızda hafızlık eğitimi almaktadır. 


Beklenen sensin bütün dünyada,

Mazlumun, masumun ışığısın sen,

Hem gece hem gündüz belki rüyada,

Rızkını taşıyan kaşığısın sen. 


Müslüman bir Türksün, ilgisiz olmaz,

Rabbimize karşı sorumlusun sen,

Dünya tanıt seni, bilgisiz olmaz,

Seninle netleşir muhteşem desen. 


İstesen de uzağa kaçamam fazla,

Tarih gelir senin tutar dalından,

Ne verirsen Rabbim fazla verecek,

Açığı, açları doyur bağından. 


İstendiğinde malını veremeyenler, şavaş meydanlarında canını da veremezler. Bu millet bu imtihanların hepsinden de başarıyla çıkmıştır. Kurbanlar da Allah içindir, paylaştıkça çoğalır. Şifa olsun cümle ümmeti Muhammed’e. Allah milletimizden razı olsun.