Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


HESABINIZI SAĞLAM YAPIN

HESABINIZI SAĞLAM YAPIN



Zamanın birinde çok zengin birisi öldüğünde tek başına kabre konmaktan çok korkuyormuş. Bu yüzden de ölmeden önce oğullarına vasiyet ederek: “Öldüğümde ilk geceyi benimle geçirecek kimseye servetimin yarısını bağışlayın” diye vasiyet etmiş.
Emri Hak vaki olmuş ve adam vefat etmiş. Oğulları babaları ile kabirde ilk geceyi geçirecek adam aramaya başlamışlar ve babalarının servetinin yarısını vereceklerini vaat etmişler. Kabirde canlı canlı gecelemeyi kimse göze alamamış ve nihayet geçimimi hamallıkla sağlayan biri; “ Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Bir gece sabaha kadar durursam zengin olurum” diye düşünerek teklifi kabul etmiş.
Hamalı vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde iki kişi, önce hayret etmişler. Sonra da bir hikmeti vardır elbette diyerek işlerine koyulmuşlar. Birisi ölü, birisi diri. Kendi aralarında: “Nasıl olsa ölü elimizde… Biz şu diri olandan başlayalım” demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar:
-Dünyada ne kadar malın var, servetin var. Hamal demiş:
-Bir tane ipim var!
- O ipi nerden aldın? Kimden aldın? Neden aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın? Kaç paraya aldın? Sorular, sorular. Alt tarafı bir ip!
Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Anasından emdiği burnumdan gelmiş. Yattığına yatacağına bin pişman olmuş. Sabahleyin kabre gelip açmışlar. Ne görsünler, bizim hamalda bet beniz atmış, yüz göz kefen gibi, gece sanki hortlak görmüş. Zavallıyı kabirden çıkarmışlar oracıkta yığılıp kalmış, bir süre kendine gelememiş.
Adamın oğulları:
-Babamın vasiyetini yerine getirdin, bizi bir yükten kurtardın bu gece kabirde sabahladın, servetin yarısı senindir. Demişler.
-Aman, demiş hamal. “İstemem, size kalsın. Ben sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?”
Ey! Benim kardeşlerim. Şimdi düşünün bakalım bir ipin hesabı bile bu kadar çetin iken, bırakın yaptığımız yanlışları, hataları, günahları, helal yoldan kazandığımız mallarımızın hesabını nasıl vereceğiz. Hele “Kul hakkına “ girdiysek ki, kim girmediğini iddia edebilir! Varın artık vereceğimiz hesabın külliyetini düşünün.
Bu eğitim sisteminden öğrendiğimiz matematik bilgimizle bu hesabın altından kalkabilecek babayiğit varsa, onu alnından öpmek lazım.
Bu arada unutulmasın ki:
Helalin hesabı, haramın da azabı var!
Allah’ım bize hesabını veremeyeceğimiz mal verme ve azabına katlanamayacağımız haramlar işletme!