Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Tevrat İŞLEYEN


DİRİLİŞ İKLİMİNE YÖNELMEK


Yüce dinimiz İslâm’ın evrenle ilgili iletilerinin hedefi tamamen insanlıktır. Bu yüzden Kutsal kitabımız Kur’an hem zulmü; yani haksızlığı ortadan kaldırma adına,  hem de insanı ve insanlığı geliştirme adına anlamlı ve önemli mesajlar vermektedir.

Dünyanın en güzide varlığı olan insanın korunması ve yaratılış amacına  uygun yönlendirilmesi, zulmün ortadan kaldırılmasına ve insanın güçlendirilmesine bağlıdır. Zulmü ortadan kaldırıp dünyadaki  ilahi düzeni sağlayacak olan da adalettir.

 Adalet her bir  şeyi olması gerektiği yere koymak, hakkını vermektir. Düzeni bozup karışıklık çıkarmak ise zulüm ve haksızlıktır. Zira zulüm, bir şeyi bulunması gerektiği yere koymamak, olması gerektiği gibi yapmamaktır. İnsanların hakları üzerinde yanlış, yersiz ve haksız tasarruflarda bulunmak ve  haddi aşmaktır.

Her türlü haksızlığın adı zulümdür.  Başkasının malını ve canını haksız yere almak ya da malına, canına ve namusuna zarar vermektir. Yasal olmayan yollarla başkasını sıkıntıya uğratmaktır. Kendini haklı, başkasını haksız göstermek için karşısındakini aşağılamak, şahsiyetini, iffetini ve onurunu rencide etmektir. İnsanlara her ne şekilde olursa olsun eza ve cefa etmek, insanları yerli, yersiz üzmek ve incitmektir.

Kaldı ki, insanlığı azgınlığa ve zulme sevk eden, insanların zalim nefisleridir. İnsanlık Hz. Adem atamızın oğulları Habil ile Kabil’in kavgasından beri sahnelenen insanlık dışı zulüm senaryolarını seyretmektedir. Acımasız duygularla birbirine saldıran, birbirine zarar veren insanlar, zalim nefislerinin kör ettiği âmâ gözleriyle hareket eden azgınlardır. 

Zalim ile mazlumu birbirinden ayırmak için önce zalim nefsin başını ezmek gerekir. Yani zalim nefsin tuzağına düşenlerde bir şekilde mazlum düşmanıdır. Hazreti Mevlana’nın ifadesiyle böyleleri, af buyurun köpek huylu insanlardır. Nasıl köpek daha çok üstü başı perişan, fakir ve dilenci kılıklılara saldırır ve fırsat bulunca onları ısırırsa; zalimler ve zalim nefsin tuzağına düşenler de aynen öyledir. Nitekim onlar, savunması olmayan, biçare insanlarla uğraşmayı ve didişmeyi kahramanlık sayarlar.

Aslında her geçen gün ciddi manada vahşileşen günümüzün gaddar insanlarına, zulmünü hatırlatıp insani değerleri öğretecek birtakım kriterlere ihtiyaç vardır. Mesela açlık, kıtlık, yokluk, yoksulluk, afet ve sefaletler başlı başına birer kriterdir. Çünkü zalimler asla iflah olmazlar. Yani zalimlerin sonu helak olmaktan başkası değildir. Ama onlar bunu iş işten geçtikten sonra anlarlar.

Ne yazık ki günümüz insanları, nefislerinin azgınlığından dolayı, çok ciddi bir zulüm ve yüksek seviyede bir savrulmuşluk yaşıyor. Onları diriltmenin yolu, başkalarının farkında olacağı bir kıvama getirmektir. Bu anlamda aslolan;  art niyetli, gaddar ve acımasız insanları  zulümden vazgeçirip diriliş iklimine yöneltmektir. Kaldı ki, insanlar diriliş iklimine yönelmedikçe ne bu dünyada, ne de ahrette huzur ve  mutluluk yoktur.