“ 6284, İstanbul Sözleşmesi ve Mor Çatı’nın aile karşıtı çalışmaları neticesinde genç nüfusumuz hızla eriyor. TÜİK’in verilerine göre, 1990’lı yıllarda yüzde 4 olan yaşlı nüfus oranı yüzde 9’a dayandı.Türkiye Aile Meclisi Derneği Başkanı Adem Çevik,’ Feminist örgütler,insanlığa savaş açmış durumda. Feministlerin dayattığı yasalardan dolayı erkekler evlenmekten korkar oldu. Yerli yasalarla aileyi kurtaralım. Aileyi koruyamazsak , devleti hiç koruyamayız.’ Dedi.
Bir gazete haberinden bir alıntı yaptım.
Lütfen, birkaç kez okuyun ki, tehlikenin ne kadar büyük ve ne kadar yakın olduğu böylece anlaşılmış olsun.
Milletin temeli ailedir. Yıkıma maruz kalınması halinde topyekün bir büyük yıkım ile karşı karşıya kalmak kaçınılmazdır.
Kötücül bir süreçteyiz. Gizli, açık bir çok mahfil, toplumun temel direği olan aile kurumunu içten içe çürütmek için haince çalışmalar yapmaktadır. Toplum bunun ne kadar farkında acaba? Yıkıcı cereyanlara karşı yeteri kadar duyarlı mıyız? Doğrusu üzerinde dikkatle düşünülmesi elzem . Aksi halde, çok geç kalınmış olacak .
2014 yılında yürürlüğe giren uluslararası İstanbul Sözleşmesi toplumun ilgi alanına henüz girmişi değil. Sözleşme Ankara’da imzalandığı halde, İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılması ayrıca düşündürücü..
Üstelik ilk imzalayan da ülkemiz. Mesela ABD hala imzalamadı. Niçin acaba?
Alıntıya devam edelim:
“ Mor Çatı bileşenlerinden İstanbul Kadın Savunması’nın düzenlediği ‘Mor Mekan’ etkinliklerinde , kadınlara terör örgütü PKK’nın ‘öz savunma’metotlarının anlatıldığı ,Marksizm propagandası yapıldığı,’ Beden-cinsellik- dans’ adı altında ahlaksız faaliyetlere yer verildiği,mübarek Cuma akşamları , ‘şarap-şiir’ faslı adı altında alkol tüketiminin teşvik edildiği, her cumartesi günü de kadınların , Budist ayini olan yoga safsatasına tabi tutulduğu öğrenildi.”
Manevi yapımız bombardıman altında. Uyanık ve hazırlıklı olmanın zamanı geldi geçiyor bile. Yarın çok geç olacak, tekrar hatırlatayım..
Legal şemsiye altında yapılanan kimi yabancı menşeli oluşumlar, emperyalist emellerinin gereği olarak dur-durak demeden faaliyetlerini sürdürmektedir.
Öte yandan nüfus da hızla azalmakta. Aile başına doğum oranı, yüzde 1,2’ye kadar düştü. Böyle devam ederse, birkaç on yıl sonrasında, ölüm oranı daha fazla olacak ki, bu durum tek kelime ile yıkım demektir.
Son bir alıntı ile nihayet verelim:
“ Haçlı Batı tarafından desteklenen ve fonlanan sapkın yapılanmalar, toplumun genleriyle oynamak için yeniden harekete geçti. Zinayı yaymak amacıyla kurulan Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin yarın, para karşılığında bedenlerini satan kadınları ve eşcinselleri İstanbul’un göbeğindeki Holiday Inn Şişli Otel’de toplayarak ‘fuhuş dersi ‘ vermeye hazırlandığı ortaya çıktı. “ ( Yeni Akit, 14.01.2020)
“Su uyur düşman uyumaz.” Uyanık olmanın tam zamanı..
Vesselam..