Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Muzaffer GÜNAY


     KIYI BOYUNCA BİR SONBAHAR GEZİSİ

     KIYI BOYUNCA BİR SONBAHAR GEZİSİ


                              

               

                Geçtiğimiz Pazar, üç kafadengi dost olarak Yasonburnu’da bir çay içelim dedik ve Altınordu’dan hareket ettik. Hava açık ve doğal olarak yakmayan tatlı bir Sonbahar havası.

                İhsan Gürdal Üstadımız ve kaptanımız değerli  dostum Mürsel Engin abi ile birlikteyiz. İkisi de sanat  sevdalısı ve dahası duayeni.  Dolayısı ile yolculuk  hayli keyifli  geçmekte..

                 Çaytepe’de ihtiyaç için kısa bir mola.  Araçtan indik.

 

                Bir güz çiçeğini koparmak üzere eğilen Mürsel abiye İhsan Bey’den anlamlı bir uyarı geliyor:

                -Sakın koparma!

                -Niçin?

                Gürdal Üstat, cevap mahiyetinde bir anısını paylaşıyor bizimle:

                “ ilkokul 3.sınıf hocam Süheyla Hanım,bir gün gül ve çiçek kokulu bir şiir okumuştu. Şöyle:

                Bahçemizde gül açar/ Çardaklara sarılır

                Koparırsam rengi kaçar/ Sonra bana darılır

                Benim nazlı gülüm/ Dokunmasın hiçbir el sana

                Layık değil ölüme o/ Dalında çok daha güzel.

                Şiiri okudu. Başka bir şey söylemedi.  Mesaj yerini bulmuş oldu çünkü.

                İndik Yason’a. Araba, araba, araba. Adım atacak yer yok. Zor bir hal bir yer bulup park etti aracını Mürsel Abi.

                O da ne? 15 yıldan beri yeme – içme mekanı olarak hizmet veren camekan yapı yanmış dün gece  yarısı. Hepimiz üzüldük. Mürsel Bey, telefona sarıldı, birkaç kişiye haber verdi olayı.

                Yörenin sakinlerinden Sami Aydın ve Şakir Bey’den ( soy adını sormayı ihmal ettim) yangın hakkında bilgi aldık.

                Elma pekmezi kaynatan hanımla sohbet ettik biraz. Daha birkaç sakin de sohbete dahil oldu. Sami Bey, lokantasına buyur etti, Kan kırmızısı çaylar eşliğinde deniz rengindeki  laflaşma sürdü epey. Yaşına rağmen Gürdal üstat eşlik etmekten geri kalmadı sohbete. Çok memnun olduğunu görmek, bize huzur vermekteydi ayrıca.

                Fotoğraf çektirmeyi hiç mi hiç ihmal etmiyoruz. Anılarda kalan çektiğimiz bu  kareler olacak zira.

                Nereden geldiyse , pekmeze geldi konu. İhsan ve Mürsel  Beyler, birer kilo halis dut pekmezi aldılar Sami Aydın’dan. Ben de tarla kabağı aldım. Ücretlerini vererek elbette.

                Geç ikindi vakti. Sohbet koyu. Lakin dönmemiz gerek. Bilhassa  İhsan Bey açısından. Yaşı 90’a merdiven dayamış olduğundan olsa gerek , bir an önce dönmek için ısrar ediyordu.

                Köy insanı bir başka. Samimi ve konuksever. İkram üstüne ikramdan derin bir keyif alıyor.Nitekim ısrarımıza rağmen  ücret kabul etmedi Yason’un güzel insanları.

                Her biri ile vedalaştık ve ayrıldık  deniz kokan Yason’dan.

                Fatsa yönüne hareket ettik. Gün batımı rüya gibi büyüledi bizi. Sık sık durup objektife kaydettik manzaraları.

                Fotoğraf Sanatçısı Mürsel abi için bilhassa çarpıcıydı doğa ve deniz. Güneş son huzmelerini denize dökmekteydi ki sahiden düşsel duygu seline kapılmamak olası değildi. 

                Üst yoldan şehre döndük.