Altı Şubat sabah namaza kalktım
Sağıma soluma iyice baktım
Televizyonumun fişini taktım
Memleketim bana “yorgunum” dedi
Haberi duyunca gözlerim doldu
Yüzümün hatları sapsarı oldu
Şu yorgun kalbim de çok hızlı vurdu
Ruhum bu millete “vurgunum” dedi
Ağlamakla olmaz, ölmekle olmaz
Yabancı, dertlere bir çare bulmaz
Kemal’in yüreği yerinde durmaz
Gönül dile geldi “sor günüm” dedi
Kıvrım kıvrım yollar, engeller aştım
Yolların sonunda şehre ulaştım
Halleri görünce gerçekten şaştım
Dolaştığım şehir “kırgınım” dedi
Bir yanda ağlayan yaşlı bir dede
Enkazın altında canlı bir bebe
Çaresiz insanlar kim kime nede
Vatan boyun büktü “zor günüm” dedi
Niyeti misafir etmekti beni
Dedi, ağırlardım evladım seni
Acılarım büyük ıstırap yeni
Kusuruma bakma “ar günüm” dedi
Kıyamet sahnesi gördüğüm haller
Manzara ortada lal olmuş diller
Ceset topluyordu bilcümle eller
Bu günü yarına “vur günüm” dedi
Bütün bir vatan koşarak gelmiş
Kadını erkeği elele vermiş
Ne imkanı varsa hepsini sermiş
Geceyle gündüzle “var günüm” dedi
Bütün yaraları sarma zamanı
Dağları, denizleri yarma zamanı
Hüzünü sevince karma zamanı
Vatan bize yaramı”sar günüm” dedi
Ben böyle değildim, bana ne oldu?
Yalnız deprem değil, ihmal de vurdu,
Gerçek kimliğimi kimler mi sordu?
Sizlere vasiyetim “sor günüm” dedi
Hem demirinden hem betondan çaldık
Bilmem ki böylece kimden öç aldık
Çok kazandıkça da gaflete daldık
Bugün ateşlerden “kor günüm” dedi
Ne affı ne bağışı olmaz bu işin
Önüne geçilmez kötü gidişin
Önce bir olsa da bin olur işin
Eğer anlaşılırsa “kâr günüm” dedi
Bina değil bunlar, kartondan kutu
Sahibine oldu ceset tabutu
Kimler yok etmiştir onca umudu
Tekrardan umudu”bul günüm”dedi
Ehliyet, liyakat ehil ellerde
Namımız duyulsun civar illerde
Kim bilir bir gün bilen bir yerde
Geçmişi silgiyle “sil günüm” dedi
Sokak sokak, cadde cadde dolaştım
Çoğu şehirlerde hendekler aştım
Çok duygulandım dolup da taştım
Varsa sağlam kapı selamla açtım
Tedavi edemezsin vedalaş dedi
Sen de hasta olma uzaklaş dedi